...
saçkıran

Aynaya baktığınızda saçlarınızda beklenmedik boşluklar görmek, hiç şüphesiz endişe verici bir deneyimdir. Saçkıran; yani alopesi areata, bağışıklık sisteminin saç köklerine saldırması sonucu ortaya çıkan bir otoimmün hastalıktır 

Bu durum, saçların aniden dökülmesine ve saçlı deride belirgin yamalar oluşmasına neden olabilir. Her ne kadar fiziksel acıya sebep olmasa da psikolojik etkileri oldukça yıkıcı olabilir.  

Neyse ki, modern tıpta saçkıranın tedavisine yönelik çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bu kapsamlı rehberde; nedenlerini, belirtilerini, tedavi seçeneklerini ve bu durumla başa çıkma stratejilerini ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. 

Saçkıran (Alopesi Areata) Nedir?

Tıp dilinde alopesi areata olarak da adlandırılan saçkıran, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla saç köklerine saldırdığı bir otoimmün hastalıktır

Bu saldırı sonucunda saçlar dökülür ve saçlı deride genellikle yuvarlak veya oval şekilli, pürüzsüz saçsız yamalar oluşur. Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir; ancak çoğunlukla 30 yaşından önce başlar. 

Kimlerde Görülür? 

Alopesi Areata, her yaş grubunda ve cinsiyette görülebilir, ancak genellikle genç erişkinlerde daha yaygındır. Hastalığın görülme sıklığı, genetik yatkınlıkla yakından ilişkilidir. Ailede otoimmün hastalık öyküsü olan kişilerde saçkıran gelişme riski daha yüksektir. 

Bunun yanı sıra, stres, viral enfeksiyonlar ve hormonal dengesizlikler gibi çevresel faktörler de bu hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Riski artıran faktörler arasında; 

  • Aile öyküsü: Ailesinde saçkıran olan bireylerde hastalık gelişme riski daha yüksektir. 
  • Diğer otoimmün hastalıklar: Tiroid hastalıkları, vitiligo veya tip 1 diyabet gibi başka bir otoimmün hastalığı olan kişilerde görülme olasılığı daha yüksektir. 
  • Atopi: Atopik dermatit, astım veya alerjik rinit gibi atopik hastalıkları olan kişilerde de risk artabilir. 

Yayılma Şekli ve Etkileri 

Saçkıran genellikle madeni para boyutunda küçük ve yuvarlak saç dökülmesi alanları ile başlar; ancak bazı durumlarda daha geniş alanlara yayılabilir. Bazı insanlarda sadece birkaç küçük yama oluşurken, bazılarında saç dökülmesi daha yaygın olabilir.  

Saç dökülmesi, sadece saçlı deri ile sınırlı kalmayıp, sakal, kaş, kirpik ve vücut kıllarında da görülebilir. Alopesi Areata Universalis olarak bilinen daha nadir bir form, tüm vücut kıllarının dökülmesine neden olabilir.  

Hastalığın psikolojik etkileri, fiziksel belirtiler kadar önemli olabilir; bu nedenle tedavi sürecinde hastanın duygusal ve psikolojik destek alması önemlidir. 

Diğer Cilt Hastalıkları ile Farkı 

Alopesi Areata, diğer cilt hastalıklarından farklı olarak, saç köklerine spesifik olarak saldıran bir bağışıklık sistemi tepkisi sonucu oluşur. Psoriasis veya Egzama gibi cilt hastalıklarında deri yüzeyinde belirgin kızarıklık, pullanma veya kaşıntı gibi belirtiler görülürken, saçkıranda bu tür belirtiler genellikle yoktur. Ayırt edici özelliği, hızlı ve düzensiz saç dökülmesidir. 

Alopesi Areata Türleri (Saçlı Deri, Sakal, Vücut) 

Saçkıran, etkilenen bölgeye göre farklı tiplerde sınıflandırılabilir: 

  • Saçlı deri saçkıranı: En sık görülen tiptir ve saçlı deride yamalar şeklinde dökülmeye neden olur. 
  • Sakal saçkıranı: Sakal bölgesinde, genellikle yamalar şeklinde saç dökülmesiyle karakterizedir. 
  • Vücut saçkıranı: Vücudun herhangi bir bölgesindeki kılları etkileyebilir; kaşlar, kirpikler, kol ve bacak kılları dahil. 

Belirtiler ve tedavi yaklaşımları, rahatsızlığın tipine ve şiddetine göre değişebilir. 

Saçkıran Neden Olur? (Nedenleri ve Risk Faktörleri)

Alopesi Areata, karmaşık bir durumdur ve kesin nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, çeşitli faktörlerin gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Nedenleri ve risk faktörleri: 

1. Bağışıklık Sistemi ve Otoimmün Hastalıklar

Saçkıran, vücudun kendi bağışıklık sistemi tarafından tetiklenen bir otoimmün hastalıktır. Normalde vücudu virüsler ve bakteriler gibi dış tehditlere karşı koruyan bağışıklık sistemi, saçkıran durumunda, yanlışlıkla saç foliküllerine saldırır. 

Bu saldırı, saç köklerinin küçülmesine ve saçların dökülmesine neden olur. Otoimmün hastalıklar, genellikle bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırdığı durumlar olarak tanımlanır ve alopesi areata bu tür hastalıkların tipik bir örneğidir.  

Bu durum, genellikle başka otoimmün hastalıklar ile birlikte görülebilir; örneğin, tiroid hastalıkları veya vitiligo gibi. Ailesinde otoimmün hastalıklar (tip 1 diyabet, romatoid artrit, lupus gibi) olan kişilerde risk daha yüksektir. 

2. Genetik Yatkınlık

Genetik faktörlerin de önemli rol oynadığı bir hastalıktır. Ailede otoimmün hastalık öyküsü olan bireylerde saçkıran gelişme riski daha yüksektir. Genetik yatkınlık, hastalığın ortaya çıkma olasılığını artıran en önemli faktörlerden biridir.  

Araştırmalar, saçkıran hastalarının yakın akrabalarında da benzer belirtilerin daha sık görüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu, genetik faktörlerin hastalığın gelişiminde ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.  

Alopesi Areata gelişimiyle ilişkili spesifik genler tanımlanmıştır. Bu genlere sahip olmak, bir kişinin saçkıran geliştirme riskini artırır. Birinci derece akrabalarında olan kişilerde, gelişme olasılığı daha yüksektir.

3. Stres ve Duygusal Faktörler

Stres ve duygusal faktörler, hastalığın tetiklenmesinde önemli bir rol oynayar. Özellikle yoğun stres altında olan bireylerde, bağışıklık sistemi zayıflayabilir ve saçkıran gibi otoimmün hastalıkların ortaya çıkma riski artabilir.  

Stres, vücudun biyolojik dengesini bozarak bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyebilir. Bunun yanı sıra, duygusal travmalar, depresyon ve anksiyete gibi durumlar da hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyebilir.  

Bu nedenle, saçkıran tedavisinde stres yönetimi önemli bir unsurdur. Şiddetli duygusal stres veya travma, başlamasını veya kötüleşmesini tetikleyebilir. Stres, bağışıklık sistemini etkileyerek otoimmün yanıtı tetikleyebilir. Anksiyete ve depresyon gibi duygusal durumlar da riski artırabilir.

4. Diğer Potansiyel Tetikleyiciler (Hormonal Değişiklikler, Vitamin Eksiklikleri)

Hormonal değişiklikler ve vitamin eksiklikleri, saçkıranın ortaya çıkmasında rol oynayan diğer önemli faktörlerdir. Özellikle hormonal dengesizlikler, bağışıklık sisteminin normal işleyişini bozarak saçkırana yol açabilir.  

Örneğin; ergenlik, hamilelik veya menopoz gibi dönemlerde hormonal dalgalanmalar yaşanabilir ve bu durum riski artırabilir. Aynı şekilde; vücutta B12 vitamini, D vitamini veya çinko gibi hayati vitamin ve minerallerin eksikliği de saç dökülmesini tetikleyebilir. Bu nedenle, sağlıklı bir diyet ve vitamin takviyeleri mücadelede önemlidir. 

Bazı ilaçlar, nadir de olsa yan etki olarak saç dökülmesine ve Alopesi Areata’ya neden olabilir. Çevresel faktörler de gelişimde rol oynayabilir, ancak bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. 

Önemli Not: Saçkıran bulaşıcı değildir ve kişisel hijyen eksikliğinden kaynaklanmaz. Nedenleri karmaşık ve çok faktörlüdür. Yukarıda belirtilen faktörler riski artırsa da herkeste ortaya çıkmaz. Eğer saçkıran belirtileri yaşıyorsanız, bir dermatologdan yardım almanız önemlidir. 

Saçkıran Belirtileri Nelerdir?

Alopesi areata, farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Genellikle ani ve düzensiz saç dökülmesiyle kendini gösterir. Saçlı deride belirgin, genellikle yuvarlak veya oval şekilli boşluklar oluşturur. Saçkıranın en yaygın ve belirgin belirtisi olan ani saç kaybı, genellikle ağrısızdır ve fark edildiğinde zaten belirginleşmiş olabilir. 

1. Ani ve Düzensiz Saç Dökülmesi

  • Saçlarda Yama Oluşumu: En tipik belirti, saçlı deride ani ve düzensiz saç dökülmesidir. Bu dökülme genellikle madeni para şeklinde, yuvarlak veya oval yamalar şeklinde olur ve saçlar bir gecede dökülebilir. 
  • Farklı Bölgelerde Dökülme: Saç dökülmesi sadece saçlı deriyle sınırlı kalmayabilir. Sakal, kaş, kirpik ve vücudun diğer bölgelerindeki kıllar da etkilenebilir. 

2. Saçlı Deride Yuvarlak veya Oval Yamalar

  • Pürüzsüz ve Boş Yamalar: Dökülme olan bölgeler genellikle pürüzsüz ve boştur. Bazı durumlarda, bu yamalar hafifçe kırmızı, pullu veya kaşıntılı olabilir. 
  • Yama Büyümesi veya Birleşmesi: Başlangıçta küçük olan yamalar zamanla büyüyebilir veya birleşerek daha geniş alanları etkileyebilir. Bu yamaların varlığı, erken teşhisinde önemli bir rol oynar. 

3. Tırnaklarda Değişiklikler (Çukurlaşma, Beyaz Lekeler)

Alopesi areata sadece saçlı deriyi etkilemekle kalmaz; aynı zamanda tırnaklarda da çeşitli değişikliklere yol açabilir. 

  • Tırnak Yüzeyinde Değişiklikler: Tırnaklarda çukurlaşma (pitting), beyaz lekeler veya tırnakların incelmesi gibi değişiklikler görülebilir. 
  • Tırnakların Kırılganlaşması: Tırnaklar daha kırılgan hale gelebilir ve kolayca kırılabilir. Tırnaklardaki bu değişiklikler, hastalığın daha ciddi formlarında daha yaygın görülür ve tanıda yardımcı bir işaret olarak değerlendirilir. 

4. Kaşıntı veya Hassasiyet (Bazı Durumlarda)

Her ne kadar ağrısız bir durum olarak bilinse de bazı hastalar saç dökülmesinin yaşandığı bölgelerde kaşıntı veya hassasiyet hissedebilir. Bu belirtiler, saç foliküllerinin bağışıklık sistemi tarafından saldırıya uğraması nedeniyle ortaya çıkabilir. Kaşıntı veya hassasiyet gibi belirtiler, hastalığın teşhis edilmesinde ek ipuçları sağlayabilir.

Önemli Not: Saçkıran belirtileri başka cilt rahatsızlıklarıyla karıştırılabilir. Bu nedenle, yukarıdaki belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, doğru teşhis ve tedavi için bir dermatologa başvurmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, dökülmenin ilerlemesini önlemeye ve saçların yeniden çıkmasına yardımcı olabilir. 

Saçkıran Bulaşıcı Mıdır?

Toplumda yaygın olarak bilinenin aksine, kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Yani, saçkıran olan bir kişiyle yakın temas halinde olmak veya aynı eşyaları kullanmak, hastalığın başkasına geçmesine neden olmaz.  

Bu hastalık, bağışıklık sisteminin saç foliküllerine yanlışlıkla saldırması sonucu ortaya çıkar ve dışarıdan bulaşma yoluyla geçmez. Alopesi Areata; virüsler, bakteriler veya mantar enfeksiyonları gibi bulaşıcı bir etkenle ilişkili değildir. Bu nedenle, saçkıran olan biriyle temas etmek, aynı eşyaları kullanmak veya aynı ortamda bulunmak, hastalığın başkalarına yayılmasına neden olmaz. 

Bulaşıcı hastalıklar genellikle virüs veya bakteri gibi mikroorganizmaların neden olduğu durumlardır ve saçkıran bu kategoriye girmez. 

Kişisel Hijyen ve Saçkıran İlişkisi 

Alopesi Areata, kişisel hijyen eksikliğiyle de ilişkili değildir. Düzenli olarak saçlarını yıkayan ve temizliğine dikkat eden kişilerde de gelişebilir. Bu nedenle, saçkıran yaşayan bir kişiyi hijyen eksikliğiyle suçlamak veya ondan uzak durmak son derece yanlış ve haksız bir davranıştır. 

Saçkıran Tedavi Yöntemleri

Alopesi areata tedavisi, hastalığın şiddetine, yaygınlığına ve hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre değişebilir. Tedavinin temel amacı; saç dökülmesini durdurmak, saçların yeniden çıkmasını teşvik etmek ve hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Neyse ki, saçkıran için çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır ve bu yöntemler, hastalığın farklı evrelerinde ve şiddetlerinde etkili sonuçlar verebilir. 

1. Topikal Tedaviler

Topikal tedaviler, saçkıranın etkilediği bölgelere doğrudan uygulanan kremler ve losyonlar ile gerçekleştirilir. Bu yöntem, genellikle hafif vakalarda tercih edilir ve düzenli uygulama gerektirir. 

Kortizon içeren kremler veya losyonlar, saçlı deriye uygulanarak iltihabı azaltır ve bağışıklık sisteminin saç köklerine saldırmasını engeller. Bu sayede saç foliküllerindeki iltihabı azaltarak saçların yeniden çıkmasını teşvik eder. 

2. Enjeksiyon Tedavileri

Kortizon enjeksiyonları, saç dökülmesinin yoğun olduğu bölgelere doğrudan kortizon enjekte edilmesini içerir. 

Bu yöntem, iltihabı azaltarak ve saç köklerini uyararak saçların yeniden çıkmasını destekler. Özellikle küçük ve lokalize saç dökülmesi alanlarında oldukça etkilidir. Tedavi, genellikle birkaç hafta arayla uygulanır ve sonuçlar, tedaviye başlandıktan birkaç hafta içinde görülmeye başlanabilir. Ancak, yan etki riski taşıdığı için dermatolog gözetiminde yapılmalıdır. 

3. Sistemik Tedaviler (Oral İlaçlar, Işık Tedavisi)

Sistemik tedaviler, hastalığın daha geniş alanlara yayılması veya diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen durumlarda kullanılan bir seçenektir. 

  • Oral İlaçlar: Şiddetli veya yaygın saçkıran vakalarında, doktorlar oral kortikosteroidler veya diğer bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar reçete edebilir. Bu ilaçlar, bağışıklık sisteminin saç köklerine saldırmasını önleyerek saç dökülmesini durdurabilir ve saçların yeniden çıkmasını sağlayabilir. 
  • Işık Tedavisi (Fototerapi): Işık tedavisi, saçlı deriye kontrollü bir şekilde ultraviyole ışık uygulanmasını içerir. Bu yöntem, bağışıklık sistemini etkileyerek saç dökülmesini azaltabilir ve saç büyümesini teşvik edebilir. Genellikle diğer tedavi yöntemleriyle birlikte uygulanır. Sistemik tedaviler, yan etkiler riski taşıdığı için dikkatli bir şekilde planlanmalı ve bir uzman tarafından izlenmelidir. 

Saçkıran Tedavisinde Yeni Gelişmeler

Alopesi Areata tedavisinde son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir ve gelecek için umut verici gelişmeler devam etmektedir. 

  • Biyolojik Tedaviler: Özellikle JAK inhibitörleri gibi yeni nesil ilaçlar, bağışıklık sisteminin saç foliküllerine saldırısını durdurmada umut vaat etmektedir. Bu ilaçlar, daha ciddi vakalarda ve yaygın saç dökülmesinde etkili olabilir. 
  • Kök Hücre Tedavisi: Kök hücre tedavisi, saçkıran tedavisinde gelecek vaat eden bir alan olarak görülmektedir. Bu yöntem, hasarlı saç foliküllerini onarmak veya yeni foliküller oluşturmak için kök hücrelerin kullanımını içerir. Ancak, bu yöntem hala araştırma aşamasındadır ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 

Önemli Not: Saçkıran tedavisi, bir dermatolog gözetiminde yapılmalıdır. Her tedavi yönteminin potansiyel yan etkileri ve riskleri olabilir. Doktorunuz, sizin için en uygun tedavi seçeneğini belirlemek için tıbbi geçmişinizi, saçkıranın şiddetini ve diğer faktörleri değerlendirecektir. Tedavi seçenekleri sürekli olarak geliştiği için hastaların tedavi planlarını güncel bilgiler ışığında değerlendirmeleri önemlidir. 

Saçkıran Olan Kişi Nelere Dikkat Etmeli?

Alopesi areata ile yaşayan bireyler, hastalığın yönetimi ve etkilerini hafifletmek için bazı önemli noktalara dikkat etmelidir. Bu durum, fiziksel görünüm üzerindeki etkileri nedeniyle duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Ancak, yaşam kalitelerini artırmak ve saç sağlığını desteklemek için atabilecekleri adımlar vardır. 

1. Stres Yönetimi ve Rahatlama Teknikleri

Stres, bu durumun tetikleyicilerinden biri olabilir ve mevcut durumu kötüleştirebilir. Bu nedenle, stres yönetimi büyük önem taşır. 

  • Rahatlama Teknikleri: Yoga, meditasyon, derin nefes alma egzersizleri ve günlük yürüyüşler gibi rahatlama teknikleri, stres seviyelerini düşürmeye ve genel ruh halini iyileştirmeye yardımcı olabilir. 
  • Düzenli Egzersiz ve Hobiler: Düzenli fiziksel aktivite, endorfin salgılanmasını artırarak stresi azaltır ve ruh halini iyileştirir. Hobilerle meşgul olmak da stresi azaltmada etkili bir yöntemdir. 
  • Yeterli Uyku: Uyku, vücudun kendini yenilemesi ve stresle başa çıkması için önemlidir. Her gece 7-8 saat uyku hedeflenmelidir. 
  • Profesyonel Destek: Gerekirse, bir terapist veya danışmandan destek almak, stresle başa çıkma becerilerini geliştirmeye ve duygusal sağlığı korumaya yardımcı olabilir. 

2. Sağlıklı Beslenme ve Vitamin Takviyeleri

Sağlıklı bir beslenme düzeni, saç sağlığını desteklemek ve hastalığın etkilerini hafifletmede önemli bir rol oynar. 

  • Dengeli Beslenme: Bol miktarda meyve, sebze, tam tahıllar ve protein içeren dengeli bir beslenme planı takip edilmelidir. Özellikle bağışıklık sistemini güçlendiren besinler tüketmek ve işlenmiş gıdaların tüketimini sınırlandırmak önemlidir. 
  • Vitamin ve Mineral Takviyeleri: Doktor önerisiyle, D vitamini, çinko, demir, biotin ve B12 vitamini gibi saç sağlığı için önemli olan vitamin ve minerallerin takviyeleri alınabilir. Omega-3 yağ asitleri içeren gıdalar da saç sağlığını destekler. 

3. Saç ve Saç Derisi Bakımı

Bakım, mevcut saçları koruyup yeni saçların çıkmasını destekleyebilir. 

  • Nazik Ürünler ve Düzenli Nemlendirme: Saç derisini tahriş etmeyen, nazik ve doğal içerikli şampuanlar kullanmak ve saçlı deriyi düzenli olarak nemlendirmek gereklidir. Sert kimyasallar içeren şampuanlardan kaçınılmalıdır 
  • Ilık Su ve Saç Derisi Masajı: Sıcak su yerine ılık su ile duş almak, saç derisinin sağlığını korumaya yardımcı olabilir. Düzenli masaj da kan dolaşımını artırarak saç köklerini uyarabilir. 
  • Isı ve Kimyasal İşlemlerden Kaçınma: Saçları ısıyla şekillendirmek veya kimyasal işlemler uygulamak, saçlara zarar vererek saç dökülmesini artırabilir. Bu nedenle, bu tür işlemlerden kaçınılmalıdır. 
  • Güneşten Korunma: Saçlı deriyi güneşin zararlı ışınlarından korumak için şapka veya güneş kremi kullanılmalıdır. 

4. Psikolojik Etkilerle Başa Çıkma

Bu durum özgüven kaybı, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunlara da yol açabilir. Bu nedenle, duygusal sağlığa da dikkat etmek önemlidir. 

  • Destek Grupları ve Profesyonel Yardım: Diğer insanlarla iletişim kurmak, deneyimleri paylaşmak ve destek almak için destek gruplarına katılmak veya bir terapistle görüşmek faydalı olabilir. 
  • Pozitif Bakış Açısı ve Kendine Bakım: Pozitif bir bakış açısını korumak, hastalığın yönetiminde etkili olabilir. Kendine bakım ve kendini iyi hissettiren aktivitelerle meşgul olmak, psikolojik olarak güçlenmenize yardımcı olabilir. 

Unutmayın, saçkıran genellikle geçici bir durumdur ve tedavi ile saçlar yeniden çıkabilir. Bu durumla başa çıkmak ve yaşam kalitesini korumak mümkündür. Stres yönetimi, sağlıklı beslenme, saç bakımı ve duygusal destek, bu süreçte önemli adımlardır.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

Evet, dökülen saçlar genellikle tekrar çıkar. Çoğu durumda geçici bir saç dökülmesi problemidir ve tedaviyle veya kendiliğinden saçlar yeniden çıkabilir. Ancak, saçların ne zaman çıkacağı ve ne kadar sürede çıkacağı kişiden kişiye değişebilir. Bazı kişilerde saçlar birkaç ay içinde çıkarken, bazılarında bu süre daha uzun olabilir. 

Tedavinin süresi; hastalığın şiddetine, yaygınlığına ve tedaviye verilen yanıta bağlı olarak değişir. Hafif vakalarda, birkaç ay sürebilirken; daha şiddetli veya yaygın vakalarda tedavi süreci bir yıl veya daha uzun sürebilir. Bazı durumlarda, hastalık tekrarlayabilir ve tedaviye yeniden başlanması gerekebilir. 

Tedavi için bir dermatologa (cilt hastalıkları uzmanına) başvurmanız gerekir. Dermatolog, saçkıranın nedenini belirlemek için gerekli testleri yapacak ve size uygun tedavi seçeneklerini sunacaktır. 

Genellikle kalıcı bir durum değildir. Çoğu insan, tedaviyle veya kendiliğinden saçlarını geri kazanır. Ancak, bazı durumlarda tekrarlayabilir veya daha yaygın hale gelebilir. Nadiren de olsa, saçkıran kalıcı saç kaybına neden olabilir. 

Aleopasi areata tedavi edilmezse, saç dökülmesi devam edebilir ve daha geniş alanları etkileyebilir. Ayrıca, tırnaklarda değişiklikler veya diğer otoimmün hastalıkların gelişme riski artabilir. Bu nedenle, saçkıran belirtileri fark edildiğinde bir dermatologa başvurmak ve uygun tedaviyi almak önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, ilerlemeyi önlemeye ve saçların yeniden çıkmasına yardımcı olabilir. 

Diğer Yazılar

Randevu Alın